Tanıklıklar
Çar I.Petro (1722) : “Rusya’nın çıkarları için mümkün olabildiÄŸi kadar Ä°stanbul’a ve Hindistan’a yaklaÅŸmak lazımdır. Buraları elinde tutan Dünya’ya hükmeder. Bunun için de ne gerekiyorsa onu yapmalıyız...â€
Rus General Tsitsianov (1804): “ Kanım kazanda gibi kaynıyor, asilerin kanıyla topraklarınızı sulamak arzusuyla bütün organlarım sarsılıyor... Size diyorum ki benim süngü, gülle ve kan nehri metodumla topraklarınızda akan nehirlerin suyu bulanık akmayacak, ailelerinizin kanıyla boyanmış olarak kıpkırmızı akacak.â€
Grand Dük Michael: “ DaÄŸlılar teslim olmuyor diye biz görevimizi yarıda bırakamazdık. Yarısının temizlenebilmesi için öbür yarısının yok edilmesi gerekiyordu.â€
Prens Baryatinski (Çar Naibi): “Karadenizin kıyılarını bir Rus denizi ve toprağı haline getirmek için daÄŸlıları kıyıdan temizlemek zorundaydık. DaÄŸlı Çerkeslere ulaÅŸabilmemize engel olan Kuban ötesi halkların da tümüyle yerlerinden kaldırılması gerekiyordu.â€
Kafkasya Orduları Kurmay BaÅŸkanı Milyutin: “..DaÄŸlıları, zorla ve bizim istediÄŸimiz yerlere göndermeliyiz. Gerekiyorsa Don yöresine sürmeliyiz. Bizim esas gayemiz Kafkas daÄŸlarının eteklerindeki bölgelere Rusları yerleÅŸtirmektir. Ancak bunu ÅŸimdiden daÄŸlılara hissettirmeyelim...â€
M.Ä°. Benyukov: (DaÄŸlılara karşı savaÅŸan ve anısını yazan): “Batı Kafkasya’nın iskanı ile ilgili resmi projenin uygulanmasından sorumlu Kont Yevdokimov, Kuban bölgesiyle pek ilgilenmiyordu. Çok pahalıya mal olan savaşı bitirebilmek için bütün daÄŸlıların denizin karşı tarafına kovulması O’nun hedefiydi. Kuban ötesinde kalanların da tehlikeli olma ihtimaline karşın, sayılarının azaltılması ve yaÅŸam ÅŸartlarından yoksun kılınmaları için her çareye baÅŸvurmaktı.â€
Kont Yevdokimov’un Savaş Bakanlığı’na 1863 Kasım ayında gönderdiği yazıdan: “Batı Kafkasların fethi ile ilgili plan açısından şimdi de kıyı şeridini temizlemeliyiz...†(Devlet Tarih Arşivinden)
Rus Tarihçi Sulujiyen: “DaÄŸlılar teslim olmuyor diye biz davamızdan vazgeçemezdik. Silahlarını alabilmek için yarısının kırılması gerekti. Kanlı savaÅŸta bir çok kabile tümüyle yok oldu. Ayrıca,çoÄŸu anneler bize vermemek için kendi çocuklarını öldürüyorlardı...â€
Rus Tarihçi Zaharyan: “Çerkesler bizi sevmezler. Biz onları, özgür çayırlarından çıkardık. Avullarını yıktık. Bir çok kabile tümüyle yok edildi...â€
Rus Tarihçi Y.D. Felisin: “Bu, gerçek ve acımasız bir savaştı. Yüzlerce Çerkes köyü ateşe verildi. Ekin ve bahçelerini imha için atlara çiğnettik, sonuçta bir harabeye dönüştü."
Kont Lev Tolstoy: “Köylere gece karanlığında dalıvermek adet haline gelmiÅŸti. Gece karanlığının örtüsü altında Rus askerlerinin,ikiÅŸer üçer evlere girmesini izleyen dehÅŸet sahneleri öylesineydi ki, bunları hiçbir rapor görevlisi aktarmaya cesaret edemezdi...â€
Muhaliflerden N.N. Rayevski:†Bizim Kafkasya’da yaptıklarımız, Ä°spanyolların Amerika topraklarında yürüttükleri savaÅŸların olumsuzluklarının aynısıydı. Dilerim ki, Yüce Tanrı Rus tarihinde kan izlerini bırakmasın...â€
Çar II. Alexander’nin Kont Yevdokimov’a kutlama mesajında : “Üç yıl içerisinde Batı Kafkasya’ya boyun eÄŸdirilerek uyuÅŸmaz yerli halkları temizleyip çıkardınız. Uzun yıllar süren kanlı savaşın zararlarını kısa sürede bu verimli topraklardan çıkartabiliriz...â€
Jan Karol: “Rusya’nın Kafkasya’yı fethi, çağımızın barbarlık tarihinin en feci tablosunu oluÅŸturur. Kafkas daÄŸlılarının direniÅŸini kırabilmek için 60 yıllık askeri terör ve kıyım gerekti...â€
Hakhurat Åž.Y.- Liçkov L.S.: “Adıgeya" isimli kitaplarında: “Çarlık yönetimi, yüz binlerce Çerkesi Kafkasya’dan sürgün etti. Kanlı savaÅŸla daÄŸlı halkları vatanlarından kovarak yok ettiler...â€
Grand Dük Michael: Savaşın sonlarında Kafkasya’ya geldiÄŸinde, Çerkes beylerinin maÄŸlup olduklarını, Rus yönetimini kabul ederek kendi topraklarında yaÅŸamalarına izin verilmesini istediklerinde verdiÄŸi cevap: “Size bir ay süre veriyorum. Bir ay içerisinde ya Kuban ötesinde gösterilecek yere gidersiniz ya da Osmanlı topraklarına gidersiniz. Bir ay içerisinde sahile inmeyen köylüleri ve daÄŸlıları savaÅŸ esiri sayıp ona göre iÅŸlem yapacağız.â€
Y. Abramov "Kafkas DaÄŸlıları" kitabında: “O zamanlar daÄŸlıların başına gelenleri anlatmaya sözcüklerin gücü yetmez. Binlercesi yollarda, binlercesi açlık ve sefaletten öldüler. Kıyılar ölü ve ölmek üzere olan insan doluydu. Annesinin soÄŸumuÅŸ cesedinde süt arayan yavrular, donup öldüğü halde çocuÄŸunu kucağından bırakmayan analar ve sırf ısınmak için sıkışarak yattıkları yerde birlikte donarak ölen gruplar, Karadeniz sahilinde olaÄŸan manzaralardı...â€
Ä°. Dzarov: “ Osmanlı’ya göç etmek üzere yola çıkanların yarısı bile oraya ulaÅŸamadı. Bu denli bir periÅŸanlık insanlık tarihinde çok azdır.â€
St.Petersburg Gazetesi: “Savunmaları ile ölümsüzleÅŸtirdikleri sahillerden kaçış baÅŸladı. Çerkesya artık yok. DaÄŸlardaki artıkları da askerlerimiz yakında temizleyecek ve savaÅŸ kısa zamanda sona erecek...â€
Prens Mihail'in Yevdokimov'a mektubu (1863):“ Abzehlerin itaat ettiÄŸini, Ubıhların yenildiÄŸini bildiren raporunuza çok sevindim... Kafkaslar'ın kuzey yamacına cesur birlikleriniz boyun eÄŸdirdi. Güneybatı yamacınında bize düşman vahÅŸi halktan temizleneceÄŸi, ÅŸimdiye kadar girilemeyen Karadeniz'in doÄŸu kıyısının da Rus nüfus yerleÅŸtirilerek gerçekten Rus olacağı zaman yakındır. Ãœmit ediyorum ki, bu an yakında gelecek ve itaat etmiÅŸ bütün Batı Kafkasya'yı imparatorun ayakları dibine sereceÄŸiz.â€
Dekabrist Lorer: ‘’Zass, karargahının yakınında, özel olarak yapılmış küçük bir tepenin üzerine, mızraklara geçirilmiş, sakalları rüzgarda uçuşan Çerkes kafaları dizmişti. Bu iğrenç tabloyu seyretmek üzüntü vericiydi… Bir gün Zass, davetlisi bir hanımın ricası üzerine düşman kafalarını kaldırmayı kabul etti. Bizde o sırada misafiriydik. Generalin çalışma odasına girdiğimizde dayanılmaz, iğrenç bir kokuyla sarsıldım. Zass gülerek, yatağın altında kafaların konduğu sandıkların bulunduğunu söyleyerek şaşkınlığımızı giderdi ve camlaşmış gözleriyle korkunç şekilde bize bakan birkaç kafanın bulunduğu kocaman bir sandığı çekip çıkardı. ‘’ Onları neden burada tutuyorsunuz’’? diye sordum. ‘’ Onları kaynatıyorum, temizliyorum ve anatomi çalışmaları için Berlin’deki profesör dostlarıma gönderiyorum’’ diye karşılık verdi.
Tercüman-ı Ahval ve Tasvir-i Efkar Gazeteleri: “Ruslar, Kafkasya’nın tamamını yerle bir ettiler. Köyleri ateÅŸe verdiler. SavaÅŸtan sonra da yerli halkları vatanlarından sürüyorlar, onlar da terkediyorlar...â€
Fransız Gazeteci A. Fonvill: “Gemicilerin gözü doymuyordu. 50-60 kiÅŸilik gemiye 200-300 kiÅŸi alıyorlardı. Biraz su ve ekmekle yola çıkmışlardı. 5-6 günü aşınca bunlar tükeniyor ve açlıktan salgın hastalıklara yakalanıyorlar, yolda ölüyorlar ve onlar da denize atılıyorlardı. 600 kiÅŸiyle çıkan gemiden ancak 370 kiÅŸi saÄŸ çıkabilmiÅŸti.â€
Polonyalı Albay Teophil Lapinsky: “Göçmenlerin sorunu felakete dönüşüyor. Açlık ve hastalık had safhada. Trabzon’ gelen 100.000 kiÅŸi 70.000 kiÅŸiye indi. Samsun’a 70.000 kiÅŸi indi. Günlük ölü sayısı 500 kiÅŸidir. Trabzon’da bu sayı 400 kiÅŸidir. Gerede Kampı’nda 300 kiÅŸi, Akçakale ve Sarıdere’de günlük ölüm 120-150 kiÅŸi arasındadır. Ä°talyan Dr. Barozzi’nin raporlarında ÅŸu ibareler dikkat çekicidir ''Ä°nsanlar,uzun süre bitkiler,bitki kökleri ve ekmek kırıntılarıyla hayatta kalmaya çalışıyorlar.â€
Rus AraÅŸtırmacı A.P.Berje: “ Novorovski koyunda 17.000 kadar daÄŸlının toplandığı kıyıda gördüklerimi unutamam. Onların bu durumunu görenler Hıristiyan da olsa, Müslüman da olsa, Ateist de olsa dayanamaz, çökerdi. Kışın soÄŸuÄŸunda, karda evsiz, yiyeceksiz ve doÄŸru dürüst giyeceksiz bu insanlar tifo, tifüs ve çiçek hastalığının pençesindeydiler. Anasız kalmış çocuklar ölmüş annelerinin göğsünde süt arıyorlardı... Rus tarihinin yüz karası olan bu acılı sayfa Adige tarihi açısından büyük zararlara yol açtı. Sürgün, sosyal, ekonomik ve kültürel geliÅŸmelerinin tarihini ve politik bir birlik olma sürecini uzun yıllar kesintiye uÄŸrattı.â€
Ä°ngiliz Elçi Lord Napiyer: “Çerkeslerden boÅŸaltılan yerlere derhal Slavlar veya baÅŸka Hıristiyanlar yerleÅŸtiriliyorlar.â€
Ä°ngiliz Konsolos Gifford Palgrave: “17 Nisan 1867 günü tüm Abhazya’yı dolaÅŸtım. Rus olmamaktan baÅŸka bir suçu olmayan Abhaz halkının böylesine yok edildiÄŸine ve ülkenin tahrip edildiÄŸine tanık olmak çok acı verici...â€
Ä°ngiliz Konsolos R.H.Lang: “Samsun’dan çıkan 2718 yolcu Kıbrıs’a geldiÄŸinde 853 kiÅŸi ölmüş ve diÄŸerleri de ölüden farksızdı. Günlük ölüm sayısı 30-50 arasındadır.â€
Ä°ngiliz Parlamenter M. Anstey’in Parlamentoda ki konuÅŸması : “İngiltere’yle ticari iliÅŸkiye girmeye inandırılmış, Ä°ngiliz yandaşı yapılmış olan Çerkesya’ya ihanetle suçluyorum sayın Lord Palmerston’u. Hindistan’daki çıkarlarımızla beraber Bağımsız Kuzey Kafkasya’yı bilerek ve iterek Ruslara teslim ettiÄŸiniz için aynı zamanda Ä°ngiltere’ye de ihanet ettiniz...â€
Lord Palmerston 8 yıl sonra aynı parlamentoda konuÅŸurken ÅŸunları der: â€Sayın Lordlarım, Çerkesleri kendi baÅŸlarına büyük felaketlerle baÅŸ baÅŸa bıraktığımız doÄŸrudur. Oysa, biz onlardan yardım istedik ve onları büyük fedakarlık ölçüsünde de kullandık...â€
Marc Pinson: “Karadeniz sahilinde Çerkeslerin ölüm oranı % 50’ye yakındır. Sırf Trabzon’da 53.000 kiÅŸi öldü. SavaÅŸ artığı “yüzen mezarlar†olan gemilerden kaç tanesinin battığı bilinmiyor. Kafkasya’dan Balkanlara sürülen aile sayısı 70.000 ailedir. Edirne: 6.000, Silistre-Vidin: 13.000, NiÅŸ-Sofya: 12.000, Dobruca-Kosova-PriÅŸtina-Svista: 42.000 ailedir. Yaklaşık 350.000 kiÅŸi. Ölüm oranı daha az ve % 15-20 dolaylarındadır...â€
A.P. Berje: "Novorosisk limanında 17.000 Çerkes’in çektiği eziyeti ve başlarına gelen afetleri hayatım boyunca unutmayacağım. Kış aylarına rastlayan bu dönemde onca insan burada bir aydan fazla bekletildiler. İnsan kalbine kılıç gibi saplanan bir çok olaya şahitlik ettim. Ruslar Çerkesler’e hayvanlara bile yapılmayacak şeyler yaptılar. Şu gördüğüm olayları kağıda gözyaşım damlamadan nasıl yazacağım?"
Shutsejuko Tseyko’nun Çar II. Alexander’a cevabı: ( Çar II. Alexander, 1861’de Kafkasya’ya gelmiş, Çerkesler’e kayıtsız şartsız itaat etme ve dağlık bölgelerden inip bataklık düzlüklere yerleşme şartını koşmuştu.)
’’Belki Kafkasya Rus olacak ama Çerkesler damarlarında kan aktıkça Rus Çarının kölesi olmayacaklar, sağken vatanımızı teslim etmeyeceğiz. Ölüm köle hayatından iyidir. Atalarımızın savaşçı şanına leke sürdürmeyeceğiz; ''Ye tl’ın Ye tl’en - Ya kahraman ol ya öl.''
Kaynaklar
- "Çerkes Sürgünü: 21 Mayıs 1864", Nart Dergisi, Sayı 24, Mayıs-Haziran 2001.
- Dumanish Avledin, Çerkes Kültürü Üzerine Etüd, Kayseri Kafkas Derneği, Kayseri, 2004.
- "Çerkesler, Kafkasya'daki Çerkesya, Anadolu'daki Kafkasya", Atlas Dergisi, Sayı 120, Mart 2003.